Mandalina Kabuğu Kokusu: 2018-02-04

7.02.2018

Başarılı insanların en önemli özelliği; kendilerine olan inançlarıdır.


İnanmanın gücünün farkında mısın? Başarı, mutluluk, tüm güzellikler ancak inanınca sana gelir. İnanmadığın sürece asla sahip olamazsın. 
Her birimiz özeliz çünkü her birimiz farklıyız. Birbiriyle tamamen aynı olan özelliklerimizi bulamayız belki tek bir şey dışında; hayal kurma. Hepimizin hayalleri var gelecek için. Hayal kurmam diyenin de var eminim, çünkü onlar sayesinde çaba gösteriyoruz hayatta. Hayallerimiz için çalışıyoruz. Hayallerimiz için yürüyoruz, koşuyoruz, bazen düşüyoruz. İşte asıl farkımız da bu nokta da başlıyor.
Mutlaka farketmişsindir. Herkes hayal kurar, bir çoğu onlar için çaba gösterir; ama çaba gösteren herkes başarılı olamaz. Neden? O kadar emek, uğraş, çalışma varken neden? Bu gibi durumlarda kurduğun cümleleri biliyorum. 'Bu kadar emek vermişken başarısız olman haksızlık, o kadar uğraştın bir adım bile yaklaşamadın hayaline, böyle giderse asla gerçekleşmez bu hayaller; sen asla başarılı olamayacaksın, başka insanlar çok şanslı sen şanssızsın hep ondan oluyor. Zaten hiç şans seni bulmadı ki. ' bu cümleleri kurduğunu biliyorum. Bu cümlelerden sonra genel olarak da o şanslı gördüğün insanların başarılarını izleyeceksin sadece ve neden ben değilim sorularını soracaksın kendine. 
Öncelikle sakin ol. O insanların başarılı olmalarının sebebi sadece şansları değil, asıl mesele inançları. Kendilerine olan inançları. Zorluklardan geçmeyen insan yoktur. Zor yollar başarının hazırlığıdır. Bu aşamada başarısız da olunur, umutların da kırılır, adımların da yavaşlar hatta düşebilirsin de. Başarılı insanların en önemli özelliği en dipte olduklarını hissettikleri bu anda bile vazgeçmemeleri, kendilerine olan inançlarını kaybetmemeleri. Düşseler de kalkarlar. Başa dönseler de korkmazlar tekrar devam ederler. Her olumsuzluğu tecrübe olarak görürler. Yapmamaları gerekenleri sadece düşünce öğreneceklerini bilirler. 
Sen düştüğünde bu yolun sonunda kazanamayacağını düşünürsen vazgeçenlerden olursun. Olumsuzluklarda güçlü duramazsan, şanslı olarak nitelendirdiklerinden değil, şansız olduğunu düşünüp kenarda onları izleyenlerden olursun. En kolay şey kurban gibi hissetmektir. En kolayı başarısızlığı şanssızlığa bağlamaktır. En kolay eylem vazgeçmektir. Hayallere giden yol ne olursa olsun adım atmaktır oysa. Ve vazgeçmek atılan bir adım değildir.
Kendine olan inancını kaybetme. İstersen her şeyi başarabilecek güçtesin. İstiyorum demekten değil gerçekten istemekten bahsediyorum. Gerçekten isteyenler dizleri kanasa da vazgeçmez unutma. Hayat vazgeçilebilecek bir şey değil, hayallerin hiç değil. Kimse inanmasın isterse sana, yolunu taşlar çıksın sürekli, hayallerine uçmuşsun sen desinler. Kime ne ki? Kanatların varsa uçarsın zaten. Onlar hiç bir zaman kendine olan inancının senin kanatların olduğunu göremeyecekler. Zaten önemli de değil. Sadece sen bil yeter.

5.02.2018

Kelimelerinle tüm hayatını değiştirebilirsin


Hayatta bazen küçük ayrıntılara dikkat etmiyoruz ama tam da oralarda saklı aslında her şey. Konuşurken kaç kez düşünmüşsündür ben bunu yaşarım diye? Belki hiç. Ama her konuşmanda her cümlende aklına gelmeli bu. Bugün ağzından çıkanlar yarın senin hayatın olabilir.
Kelimelerin çok güçlüdür. Özellikle de gerçekten inanarak söylediklerin. Bilinçaltı çok güçlüdür, bir o kadar da güçsüz. Bilinçaltı bir anlık bir şeyi bile saklayabilecek kadar güçlüdür. Sana rüyaları gösterecek kadar güçlü, hayallerini gözünde canlandırabilecek kadar güçlü. Ama hayallerle, rüyalarla gerçekleri ayırt edemeyecek kadar güçsüzdür. 
Şimdi bir düşünelim bazen bir hayal kurduğunda içinin mutluluktan kıpır kıpır olduğunu hissettin mi? Hayali bile gülümsetti deriz hani. Gerçekten yaşadığını hissedersin çünkü. Doğal olarak tepkilerinde gerçekten yaşadığında olabilecek tepkilerdir.  Kötü bir olayı düşündüğünde, korkularını, doğabilecek kötü bir sonucu düşündüğünde yine o ana girersin. O olayı yaşasan belki için aynı acıyacak, içinde o huzursuzluğu hissedersin. Bir şeyin gerçekleşmiş olmasına gerek yok bazen sadece seni mutlu edecek bir sonucu, gerçekleşmiş gibi düşünmek bile gözlerini doldurabilir. 
Bunlar bilinçaltının etkileridir. Sen sadece düşünsen bile, yaşamış gibi hissedersin.
Şimdi gelelim kelimelerin gücüne. Bu konu içerisinde kelimeler nerede dersen eğer; kelimelerin bazen bilinçaltının anahtarı olabilir. Yani o an önemsemeyebilirsin ama inanarak söylediğin bir kelime senin yaşayacağın bir şeyi belirleyebilir. Nasıl mı? ' Her şey ters gidiyor bugün.'  bu cümleyi hepimiz kullanmışızdır ve emin ol her şey ters gitmeye devam eder o gün. Çünkü sen söyledin. Sen buna inandın. O gün her şeyin ters olduğuna inandın. Belki de her şey ters gitmemişti ne dersin? Belki kamera arkasında, görmediğin bir yerlerde senin için hayırlı bir şey oldu. O gün ters gittiğini düşündüğün şeyler belki sana güzellikleri getirebilmek için oldu. Vardır bir hayır cümlesinin güzelliği işte. Emin ol vardır bir hayır. Sen günün ters gittiğine inanma vardır bir hayır de. Üstünde durma.
'Bugün çok şanslıyım.' Evet bugün çok şanslısın. Bu cümleyi kullanıyorsan eğer o gün sırf kullanabildiğin için bile şanslısın. Demek ki bu cümleyi söyletecek güzel şeyler olmuş bugün. Bu cümleyi kullandıkça çok daha şanslı olacaksın. 
Bunun gibi bir çok örnek var aslında her birimizin hayatında. Yeter ki dikkat et göreceksin. Ben başarılıyım dedikçe başarılı, mutluyum dedikçe mutlu, iyiyim dedikçe iyi olursun. Bu yazdıklarıma güven. Bir püf nokta da hiç bir şeyi erteleme diyorum ya hani. Kelimelerini de erteleme sakın. İyi olacağım deme. İyiyim de. İyisin çünkü. Şuan iyiyim dersen daha iyi olacaksın. 
Kelimelerin çok güçlü. Kullanırken dikkat et. Gelişi güzel konuşma. İnanarak söylediğin her şeyin hayatında bir anlamı var unutma. Hayatında olmasını istediğin şeyleri söyle, olmasını istemediklerini düşünme bile. Güzel kelimelerle, güzellikleri yaşaman dileğiyle...

4.02.2018

Pazartesi sendromuna ilaç ; Pazartesi teşekkürü


Günümüz çalışanının, öğrencisinin kısacası haftanın ilk günü sorumluluğu olan ve yapmak zorunda kalan herkesin en çok şikayet ettiği konu. Hafta sonuna alışan bünyelerimizin pazartesi günü erken kalkmaya, koşuşturmaya,çalışmaya, trafiğe kısacası hiçbir şeye tahammülü yoktur. Artık iyice de doladığımız için dilimize sendrom lafını, insan gerilmeyecekse de geriliyor pazar akşamından. 
Aslında bugünün bu kadar korkunç gözükmesine sebep sensin. güzel başlarsan güzel devam eder. Ama koştura koştura iki lokma atıştırıp, hazırlanıp evden çıkıyorsun  Daha uyanamadan kendini stresle doldurup, bir de daha fazla stresin olduğu trafiğin içine giriyorsun. Tabi ki burada bitmiyor seviyeyi biraz daha artırıyorsun ve en stresli ortama, işi gidiyorsun. Hatta yaklaştıkça belki biraz fena bile oluyorsun değil mi? Şimdi geriye sarıyoruz ve hikayeyi biraz değiştiriyoruz.
Öncelikle kendine güzel geçireceğin bir gün olacağına dair bir önceki akşamdan söz ver. En önemlisi zaten kendine verdiğin sözü tutmaktır. Yarın erken kalkman gerektiğine göre erken uy, erken uyu ki kendine zamanın olsun. Sabaha yapacak çok şey var.
Ve pazartesi sabahı...
1. Sendrom falan yok. Neye inanırsan o olur. Tam tersi pazartesi yeni bir haftanın başlangıcı ve kim bilir ne güzellikler bekliyor seni.
2.  Evet erken kalkıyorsun ama koşturmacasız bir sabah enerjini yükseltebilir. Bu da gününün güzel geçmesini sağlar. Daha pozitif, daha az gergin olursun. Bu yüzden alarm çaldığı gibi kalkıp koşturarak çıkmak yerine, saatine öyle bir ayarla ki kendine gelerek yataktan çıkacak vaktin olsun. 
3. Saatini 2. maddeye göre ayarladın ve kalktın. Şimdi her pazartesiden daha fazla vaktin var işe gitmek için. Bunu güzel değerlendir. Öncelikle diğer pazartesilerdeki gibi atıştırıp çıkmak yok. Eğer enerjin olsun, mutlu bir gün olsun istiyorsan sağlıklı bir kahvaltı yapmalısın. Gerçekten kahvaltıya hakkını ver. 
4. 5 dakika veya 10 dakika hiç farketmez mutlaka kendine vakit ayır. Her şeyden uzak sessizce ya da sevdiğin bir müzikle seni rahatlatacak bir şeyler yap. İstersen otur bir kahve iç, istersen 5 dakika bile olsa spor yap ama mutlaka kendine vakit ayır. Bu seni sakinleştirir.
5. Evden çıkmadan önce mutlaka pozitif düşün, gülümse, güne güzelce hazırlan. Bugün güzel geçecek. Aksilikler her zaman var. Önemli olan senin onlara karşı tepkin. Onlara sakince çözüm bulmaya çalış. Çünkü sinirlenip strese girmek hiçbir işe yaramıyor sen de biliyorsun. En iyi çözümleri sakince düşünerek bulabilirsin.
Şimdi başka bir boyuttan bahsedeceğim. İşinden. Pazartesi sabahlarını bir kenara bırakalım. İşine bakış açın ne ya da sorumluluğuna?  Onu sevmiyor olabilir misin. Belki seni tatmin etmiyor bu iş, belki hayallerini karşılamıyor ya da herhangi bir sebep senin kendini oraya ait olmanı engelliyor olabilir. Belki de pazartesilerini kabusa çeviren şey budur ne dersin?
İşini sevmeye çalış, sevmezsen başarılı olamazsın. Hayallerine gidebilmek için bu yoldan geçmen gerekiyorsa geçmek zorundasın. Baktın ne yaparsan yap olmuyor ve artık seni ileri derecede etkiliyor işte o zaman unutmaman gereken tek şey var: en değerli şey sensin, kendini sakın tüketme. 
İşini sevmiyorsan bir de kendi bakış açını tart, zaman ver ve düşün. Gerçekten gördüğün kadar olumsuz mu her şey yoksa sen mi abartıyorsun. Gerçekten bazen biz insanlar fazla büyütüyoruz her şeyi. Belki de düşünceni değiştirdiğinde her şey o kadar kötü değildir. 
Ne olursa olsun pazartesiler için teşekkür et. Yeni bir haftaya başlayabildiğin için, güneşi tekrar gördüğün için, sabah erken kalkmana sebep olan bir sorumluluğun olduğu için teşekkür et. Hayat için nedenlerin var mutlu ol. Çünkü bir çok insan her gün, pazartesileri erken kalkmak için dilekler diliyor olabilir. Düşün hangi tarafta olmak isterdin? Bence bulunduğun taraf için çok şanslısın. Umarım bunu anlar ve her pazartesi mutlulukla uyanırsın.