Mandalina Kabuğu Kokusu: 2018-09-02

4.09.2018

Bu benim kalbimden size geçen 50. yazım...

Bu benim 50. yazım. Aslında kağıt üstündekilerle birlikte sayarsak belki de 1000. yazım. Ama sizinle paylaştığım olarak düşündüğümüzde 50. Nasıl bir duygu derseniz. Tek kelimeyle harika. Çocukluğumdan beri yazıyorum çünkü. Ve bu benim hayalimdi. Paylaşmak. Gerçekleştirdiğim için kendimi tebrik ediyorum.  
Büyük hayalimdi yazılarımı paylaşmak. Bir gün mümkün olur mu bilmeden yazdım hep. Kim demiş tek çocuklar paylaşmayı sevmez diye. Gayet de seviyorum işte. Yazılarımı, duygularımı, gülüşümü bunlar dışında elle tutulabilen şeyleri dahil her şeyi paylaşmayı severim ben. Çünkü paylaştıkça iyi şeylerin çoğaldığına, kötü şeylerin misliyle azaldığına tüm kalbimle inanırım.  Bu arada tek hayalim bu değildi. Bu blog ya da paylaşım her neyse büyük bir hayalimdi evet ama bunun dışında gerçekleşmeyi bekleyen binlerce hayalim var ve hiçbirinden asla vazgeçmem. Nefes aldığım müddetçe gerçekleştirmek için de yenilerini kurmak için de her zaman vaktim var. Bunu biliyorum.
Hayatı severim. Kulağa hoş gelen her müziği severim. Yoga yapmayı severim. Yoga bir çok insanın düşündüğü gibi  sadece bağdaş kurup, gözleri kapayıp, parmak uçlarını birleştirerek yapılan bir aktivite değildir. Tam tersi zihnin ve bedenin bir bütün olduğu, bazı hareketlerinin ciddi kas kuvveti ve denge gerektirdiği, doğru nefes almanın çok önemli olduğu aşırı rahatlatıcı bir şeydir. Rahatlatıcı şeyleri severim. Herkesin rahatlama yöntemi farklıdır. Siz kendinizinkini bulduysanız sıkı sıkı sarılın derim.  Konuşmayı çok severim. Yeni şeyler denemeyi severim. Sevmeyi severim.
Yazmak...İçinden gelen herkes yazar. Çok duydum çünkü; ' Ama sen sayısalcısın' tarzı cümleleri. Evet ben mühendislik mezunu, açıkçası hesaplarla uğraşmayı seven biriyim. Ama bunun dışında okumayı da, yazmayı da çok severim. Hep severdim. Yoksa yasak mı bu bilemedim? Yasaksa da ben yine de çiğner yazmaya devam ederdim. Çünkü kalbimden akan cümlelere kimsenin sınır koymasına izin vermezdim. Kalbin sınırı olmaz.
Belki beni okurken gülümseyen insanlar vardır. Onlara teşekkür ederim. Belki de 'Ne diyo bu?'  diyenler vardır. Onlara da teşekkür ederim. Ben teşekkür etmenin ne demek olduğunu iyi biliyorum. Bu yüzden hayatın bana verdiği her şeye teşekkür ederim. Bir bildiği vardır. Yazılarımı okuduktan sonra konuştuğum bir sürü insan var. Verdikleri tepkiler beni mutluluktan uçuruyor. Olumsuz düşünen de eminim bir sürü insan vardır. Ama bana bildirirlerse belki de değiştirmem gereken şeyler olduğunu öğrenirim ya da onun fikrini değiştirebilirim. Ama asla yalpalamam. Asla vazgeçmem yazmaktan. Çünkü yazmaya karar verirken kendim verdim. Büyük ihtimalle yazmaktan vazgeçersem bir gün yine bu kararı kendim veririm. 
Sürekli iyi düşünmekten ama herkes için iyi düşünmekten bahsettim. Çünkü herkesi katarak tutulan dileklerin , herkesin katılmadıklarına göre daha güçlü olduğunu farkettim. Bu asla kendinden ödün vermek değil. Hayatı başkaları için yaşamam ama başkalarını önemserim. Çünkü bu hayatta hep birlikteyiz. Önce iyi niyetlerimizi paylaşmayı öğrenmeliyiz. 
Başkalarını önemsemediğim tek bir yer var. İçimden geçenler. Kimseye zararı dokunmadığı müddetçe içimden geçeni yaparım. Şarkı söylerim bu durum biraz zarar verebilir çevreye ama bu istisna diyelim . :)  İstiyorsam dans ederim. Bol bol konuşur, istediğim zaman gülerim.  Gerekirse içimden geliyorsa ağlarım. Susmak istiyorsam susarım (henüz mümkün olmadı). Yürümek istiyorsam yürür, koşmak istiyorsam koşarım ve hatta uçarım. İçimde sabit ve asla büyümeyen bir 5 yaş var. Onun mutlu olması için her şeyi yaparım.  Deli diyenler, eleştirenler hep olur. Onlara da bir güzel güler geçerim. Bu hayatta asıl şarkı söylemek istiyorken susmak; koşmak, dans etmek istiyorken durmak deliliktir. Bu hayat içinden geçeni yapamayıp bize deli deyip şaşkınca bakanlarla doluyken  deli olmakla nasıl eğlendiğimi bilemezsiniz. Tavsiye ederim. 
Hayat herkesi işler. Değiştirir. Bazen fark eder ayak uydurursun. Bu değişim sırasında çok hoşnut olmaya bilirsin. Ama sonucunda çok güzel bir sen gelir dünyaya. Bazen çok erken bazen çok geç değişmen gerektiğini anlarsın. Ben hayatın beni işlediğini ve şuan sahip olduğum en güzel şekle getirdiğini hissediyorum. Belki bir gün tekrar başka bir zaman tekrar tekrar değiştirecek. Ama hep güzelleştirecek biliyorum. Her şey bundan bir kaç sene kadar öncesi , kendi hayatımın kontrolünü tam da sağlayamadığımı hissettiğim, sürekli bahsettiğim o teşekkürü bolca ihmal ettiğim bir dönem hayatın bana değiş demesiyle başladı. Değişime direnseydim şuan bu ben olamazdım biliyorum. Bana teşekkür etmeyi öğreten her türlü tecrübeye teşekkür ediyorum. Çünkü bunların şuan sahip olduklarımın temeli olduğunu biliyorum.
Bu benim kalbimden size geçen 50. yazım. Ne de çok konuştum. Ama bolca ve ilk defa benden konuştum. Bu da kutlaması sayılsın bu yazının. Okuyan, okumayan, okuyup mesaj atan beni gülümseten , destek olduklarını bildiğim, sevdiklerim, canlarım, ailem, arkadaşlarım, hatta birazcık torpil geçerek isim vereceğim motivasyon kaynaklarım; hayatımın mimarları annem ve babam, bana ödül olarak gönderildiğine inandığım ruh ikizim Hasan, İlkokul 1. sınıftan beri her anımda yanımda olan Emoşum, liseden beri ellerimizin hiç ayrılmadığı 6'lı kızlar grubum , üniversite bitse dahi uzaktan bana abişliğini sürdüren Hadi ve son olarak enerjisine ve kalbinin güzelliğine hayran olduğum Gülçin ablam. İyiki varsınız. Öncelikle size sonra herkese ve hayata çok ama çok teşekkürler.