
Tüm bunlar işte senin zamanının paylarını oluşturuyor. Zamanını nasıl kullanıyorsun. Hayatın anlarla dolu mu? Anlar derken nefes aldığını iliklerine kadar hissettiğin anlarla. Yoksa o deli koşturmacanın içine sığdırmaya çalıştığın bir kaç güzel duyguyu bile aceleye getirip ne olduğunu anlamadığın anlara mı ayırdın zamanını? Dur ve kendini dinle hayat bu değil. Duygularını geçiştirebileceğin, erteleyebileceğin ya da aceleye getirebileceğin kadar kötü olamazsın kendine karşı. Dur ve her yaşadığın anı hissetmeye çalış. Şuan hiçbir şey yapmıyorsan bile nefesi burun deliklerinden çektiğin ana odaklan şuan nefesini izle. Bir an bile ara vermeden yaptığın şeyi belki de hiç izlemedin değil mi? O kadar otomatikleştin ki bazen nefes aldığını farkında değilsin. Bak ciğerlerine dolduruyorsun havayı, aslında her an yapıyorsun ama hiç dikkat etmiyorsun,hiç şuan hissettirdiği gibi yaşamıyorsun belki nefesi bile. Oysa sen makine değil insansın. Duygularıyla, yaşadıklarınla, hatalarıyla, doğrularıyla, yanlışlarıyla, gülüşleri, gözyaşları, bazen öfkesi bazen huzuru, sakinliğiyle sen insansın ve yaşadığın her anı gerçekten yaşamalısın. Koşma yürü bazen hayatta ,ayak tabanlarını hisset, dur geçtiğin parkın tam ortasında gökyüzünü seyret, yağmur tanelerinde ıslan, kuşlara eşlik et, kelebeklere uy renklen, kendine uy dans et hayatla. Neyi yapmak istersen onu yaşa ama gerçekten yaşa. Bir tane hayat ve o hayata sığdırdığın koca hayalleri gerçekleştirebilecek tek bir sen varsın. Kendine haksızlık etme, her anının gözyaşının bile hissettirdiklerini sonuna kadar yaşa. Hayatı hissede hissede hiçbir anını atlamadan tadını çıkart yaşa. Yaşamaya önce kendinden başla...