Başarı dediğimiz şey herkesten herkese değişebilen bir olgudur. Çünkü tamamen hedef ve hayallerimizle ilgilidir. Ama yok diyen dahil herkesin hayali vardır. Herkesin hayat
tan beklentileri, herkesin mutlu olabilmek için ulaşmak istediği hedefleri vardır.
Bazı püf noktalar vardır ki hedeflerimize bizi yaklaştırıp, isteklerimize giden yolda doğru adımlar atmamızı sağlar. Bugün onlardan birincisini konuşacağız. İnanmak.
Ne olursa olsun inanç her adımın başlangıcıdır. Sonuna inanmadığın bir yola asla başlayamazsın. Ne motivasyonun kalır, ne umudun. Başlasan da bitiremezsin. Bir şeyler engel olur ertelersin. Çalışmazsın. Düştüğün zaman kalkmak bile zor gelir. Ne için çabalıyorum dersin. İnancın olmazsa attığın her adım boş gelir.
Önce kendine sonra attığın adımlara, yürüdüğün yola inanmalısın. Başarabileceğini bilmelisin. Bundan şüphe duymamalısın. Sadece neler yapman gerektiğini düşünmelisin. Çünkü isteyen, inanan ve çabalayan herkes başarır. Zor olur belki, uzun olur belki beklemen bazen durman bile gerekebilir ama başarır.
İnanç düştüğümüzde bizi kaldıran şeydir. Emin olun tökezleyeceksin. Asla aynı hızda koşmayacaksın. Çünkü hayat bu. Normalde bile inişli çıkışlı. Hedeflerine yürürken sana hiç zorlamadan onları vermez. Vermesin de zaten . Uğrana azcık bile yorulduğun şeyler hiç yorulmadıklarına göre daha mutluluk vericidir. Biraz bile olsa beklemek onları elde ettiğinde daha değerli kılar. Bu da bizim doğamız.
İlk başta hayallerini ne kadar istediğini düşüneceksin belki onları başardığında neler hissettiğini. Bu düşünceler seni hedeflerine bağlayacak adım atman için güç olacak. Sonra hangi adımları atman gerektiğini düşünüp yola çıkacaksın. Çok istediğin bir şey olduğu için asla yolda yorulmayacağını zannetme. Yeri gelecek adımların o kadar yavaşlayacak ki, belki yol kenarında dinlendiğin günler bile olacak. Çünkü ister istemez yorulacaksın. Bazen beklemek bile adımdır ve kabul edelim beklemek çok zor ve sıkıcıdır. Hele bir de süresi uzarsa yorgunluğuna yorgunluk katar.
Öyle bir an gelecek ki vazgeçmeyi düşüneceksin. O yol sanki çıkmaz gibi gelecek sana. Asla sonunda hedefin yok gibi. Çevrende ne gölgesi olan bir ağaç var oturabileceğin ne de huzur veren bir deniz. Sahi böyle bir yol sonunda olabilir mi mutluluk diyeceksin.
Yavaş yavaş umutsuzluk kaplayacak içini, adım atmak zor gelecek artık, kafan karışacak, yol birden başka yollara ayrılacak, ne yönün doğru olduğunu şaşıracaksın. Önünde duran düz ama bulutlu yoldan vazgeçip diğer yollar sırf belki o an daha güneşli gözüküyor diye onlara sapmak isteyeceksin.
İşte başarıp başarmayacağını seçeceğin nokta tam da burasıdır. Yürüdüğün yolun yanında açılan diğer yollar tamamen başkalarının sesidir. Düz yol senin sesin. Ne kadar zor da gözükse sana ait. Unutma hayat da sana ait. Sana ait olan şeyle ilgili tüm sorumluluğu üstüne al. Kararların da sonuçları da sana ait olmalı. Başkasının sesini dinlersen onun hayatını yaşarsın kendi hayallerini değil.
Kendine inancın tamsa o düştüğün yerden kalkar ne kadar karanlıkta gözükse kendi yoluna devam edersin. Eğer inancın tam değilse başkalarının sözleriyle bir o yana bir bu yana savrulur şaşırırsın. En küçük olumsuzluk seni etkiler, güçlü duramazsın.
Sonuç açık. Kendine ve gittiğin yola inan. Yorulabilirsin, vazgeçmek isteyebilirsin, kendini tükenmiş, umutsuz hissedebilirsin, sonunda adımların yavaşlayabilir, düşebilirsin, dizlerin kanayabilir, canın acıyabilir. Ne olursa olsun unutmaman gereken tek bir şey var başarı düştüğü yerden kalkıp, yaralarını sarıp, hiçbir sese aldırış etmeden kendi yolunda yürüyenlere aittir. Yürüdüğün yolda sürekli bulutlar olsa da aldırma. Biraz ıslanırsın ama sonunda mutluluk güneş gibi açıp içini ısıtır. Sen inan yeter...