Hayatınızdaki en önemli şeyi düşünün haydi... Olmazsa olmazınız ne? Belki de olmazsa olmazlarınız? Ya da şöyle düşünelim; Ne için çabalıyorsunuz hayatta. Çalışmalarınız, uğraşlarınız ne için?
Bir liste yapmaya kalksanız belki de satırlarca madde çıkar ortaya. Gerçekten öncelikleriniz o aklınızdan geçenler mi? Yani mesela önceliğiniz iş mi? Okul mu? Birilerinin mutluluğu mu? Gerçekten önceliğiniz bunlarsa, bir daha düşünün derim siz kendi hayatınızın listesinin kaçıncı sırasındasınız. Aklınıza kendiniz gelmemiş bile olabilirsiniz değil mi?

Sınavlar 10 gün kala kendimde o güne kadar hiç olmayan ağır şeyler gözlemlemeye başladım. Sabahları karnımda sancılarla uyanmaya başladım. Üşüttüm sandım. Geçiştirdim. Ama o beni geçiştirmedi. Bulunduğum yerde hastaneye gitmek istemedim. Çünkü o kadar ağırlaşmıştım ki ben bile korkmaya başlamıştım kendimden. Bin bir 'yok ya üşüttüm' cümlelerinden sonra, ailemin 'boşver sınavları gel' çabalarından sonra onları 'gerek yok sınavlara az kaldı, bitsin gelicem, o zaman gideriz doktora' tarzı geri çevirmelerimden sonra ilk sınavıma 3 gün kala bir sabah öyle bir sancıyla uyandım ki malesef kalkamadım o yataktan. Arkadaşlarımın yardımıyla kalkıp, acil bilet alıp, ağlaya ağlaya tüm sınavları göz ardı edip 10 saatlik bir yolculuğa çıktım. Eve gidebileceğimden şüphe duyduğum bir sancıyla...
Sonrası araştırma hastaneleri, pek küçük sayılmayacak bir operasyon veee stres yaptıkça ömür boyu ben burdayım diyebilecek bir rahatsızlık.
Düşünsenize uğruna canımı çok yakan sancılar çektiğim, hatta kendime neredeyse kalıcı bir zarar verdiğim, belki de ömür boyu benimle olabilecek bir rahatsızlığı hayatıma soktuğum sınavlara giremedim. O günden sonra pek de umrumda olmadı. Dönüm noktamdı o gün. Doktordan çıktığım gün önceliğim bendim. Olması gereken biraz geç de olsa, biraz zorlu da olsa olmuştu. Bana hayat önceliklerimi baştan sıralamamı ve birinci sıranın asla değişmemesi gerektiğini hatırlattı.
O günden sonra hiç bir şey için , hiç kimse için kendimi yıpratmadım, En önemli bendim. Gerektiği kadar hatta yine gerektiğinden fazla çabamı gösterirdim; ama kendimden vermeden, kendimi unutmadan, yıpratmadan yapardım bunu. Pozitif düşünceyle tanıştığım zamanlardı bu zamanlar. Kendimi toparladığım ve o rahatsızlığı kontrol altına kendi kendime aldığım zamanlardı; Çünkü önceliğim bendim ve ben istersem her şeyi yapabilirdim.
Kendinize güzel bakın, saçınıza, cildinize, içinize, ruhunuza, bütününüzle her şeyinize güzel bakın. Siz iyi olduktan sonra yapamayacağınız şey yok. Zaten hepsi olur. Ben artık bomba gibiyim. Bunu düşüncelerime, yaptığım sporlara, okuduğum kitaplara, izlediğim filmlere, gezdiğim yerlere, çevremdeki kişilere, kendime verdiğim zamana borçluyum. Kısacası kendime borçluyum.Ben iyi olduktan sonra her şey de iyi gitti zaten.
Benim örneğim küçük bir sınav dönemiydi, eminim ki bazılarınızın hayatından bunlardan yüz kat büyük öncelikleriniz var. Ama siz kendinize iyi bakmazsanız malesef o önceliklere sıra gelmiyor. İpler elinizden kaçıyor. Siz iyi olursanız, aileniz, hayatınız, hayatınızdaki kişi her şey iyi olur.
Bu yüzden önce siz. Önceliğiniz siz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Buradan yorum yapabilirsin