Mart nasıl da havalı geldi ama? Nasıl rengarenk, nasıl güneşli, nasıl da ısıttı içimizi o bulutlardan sonra. Enerjiyle doldurdu hepimizi."Buradayım ben." dedi. "Siz nerdesiniz? Hayatın neresinde? Hangi mevsiminde? Hangi ayda? Hangi iklimi yaşıyorsunuz?" dedi. Bu cümlelerden sonra farkettim ki Mart'ın bize söylemek istedikleri var. Bize bir mektubu var. İşte o mektup;
Kalbinde ne var şuan? Nasıl orada havalar? Bulutlu mu gökyüzü yoksa güneşli mi? Soğuk mu kalbin bugünlerde yoksa sıcacık mı? Yağmur mu var yoksa? Ruhun hangi kokuları duyuyor bugünlerde yağmur sonrası toprak kokusu mu, yoksa baharda top oynayan bir kaç çocuğun minik ayaklarının basmasıyla o etrafa yayılan eşsiz çim kokusu mu? Ruhun ne duyuyor cama vuran yağmur damlalarını mı yoksa hafif hafif esen rüzgarla dans eden denizin dalga seslerini mi? Söylesene nasılsın bugün? Sessiz sakin bir kış günü mü yoksa cıvıl cıvıl bir bahar günü mü? Mavi misin bugünlerde ya da biraz yeşil belki, azıcık da parlak güneş sarısı? Yok gri misin yoksa? Yıldızlar var mı bugünlerde gecelerinde, görebiliyor musun onları gökyüzünde; yoksa örtmüş mü bulutlar üstlerini, koyu lacivert mi geceler yine? Nasıl bir müzik dinliyorsun içinde? Nasıl figürlerin var? Kalbin, ruhun, bedenin nasıl bir müziğe eşlik ediyor? Yavaş, sakin? Hızlı, enerjik?
Ben geldim farkında mısın? Fark et diye sana tüm güneşi getirdim. Fark et diye sana güzel kokular getirdim. Ağaç dallarına bir kaç çiçek, kalbine azıcık neşe getirdim. Görebildin mi beni? Fark et diye içini ısıtmak için sıcaklar getirdim. Rüzgarı hafif kestim. Soğuğa birazcık ara verdim. Fark edebildin mi? İçine çek diye sana baharı getirdim. Gülümse diye getirdim. Sana getirdim.
Ben geldim ya. Mevsimlerden bahar oldu. Bulutlar açtı güneşin önünü. Dünyan daha sıcak oldu. Yağmur yorulmuştu. Durdu. Çocuklar kendini sokağa vurdu. Kahverenginin üstünü yeşil örttü. Dallar süslendi ben gelince. Yıldızlar daha da parladı sanki. Daha da gözüktü gözüne. Ben geldim ya nasıl da hızlandı değil mi şarkılar? Deniz nasıl da parlak, nasıl da güzel selamlıyor beni.Danslar da hızlandı. Farkediyorum da her yer renk renk olmaya başladı. Peki sen?
Sana ne oldu ben gelince? Sen nasıl karşılıyorsun beni? Kalk ayağa, kendine gel. Dışarıya çık. Tadını çıkar sana getirdiğim hediyelerin. Miskinlik bitti. Dans et. Coş. Kalbini doldur. Kalbini sevgiyle, aşkla, sana verdiğim renklerle, kokularla. Sana verdiğim duygularla doldur. Kötülükleri at gitsin. Zaten ne faydası var ki. Ben geldim. Sana geldim. Senin İçin geldim. Neler neler getirdim. Elim boş gelmedim. Teşekkür et. Şükret. Ne de hoşgeldim değil mi? Tadını çıkar. Mutlu ol. "
Böyle bir mektuba, böyle rengarenk bir mektuba, ona yakışır bir cevap vermek gerekir. Ona yakışan enerjiyle, tam da Mart'ın istediği gibi tadını çıkarmak gerekir. Sahi ne de güzel geldin Mart. Neler neler getirdin. Nasıl mutlu ettin. İyiki geldin. Çok iyi geldin. Hoşgeldin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Buradan yorum yapabilirsin